Ormanın derinliklerindeki vadilerde güneşin batışı ile birlikte ortalığa zifıri bir karanlık çöker. O andan itibaren artık burnunun ucunu bile görmek mümkün değildir.
Bir geceyarısı, ortalık tam da böyle karanlık bir durumdayken, Çhalta köyünde, Kapıta Adleyba adındaki delikanlı, ormanın içerisinden sessizce süzülerek Smır Maçagua’nın avlusunu aşıp bahçesine giriverdi. Köpeklerin hiç birinden çit bile çıkmamıştı. Bir süre sonra yavaşça bahçeyi bölerek , evin patshasının arka duvarına yanaştı ve boyunu aşan bitkilerin arasına oturup gizlendi. Herşey hiç ummadığı kadar kolay olmuş, hedefine ulaşmasına artık ramak kalmıştı.
Smır Maçagua, Adleyba Kapıta nın kardeşini vurduktan sonra dağa çıkmış ve izini kaybettirmişti. Artık sadece geceleri dolaşabiliyordu. Kapıta da gündüzleri ne yapsın?Gizlice bir geldi, iki geldi , ama ortalıkta kimseleri göremedi. Zaten Maçagua da oturup onu bekleyecek değildi ya! En sonunda artık Maçagua’nın ormanda gizlendiğine kanaat getirerek o taraflara peşine düştü. Ancak dunya o kadar genişti ki , bul bulabilirsen.
Bu akşam ise Kapıtanın içinde nedenini çözemediği garip bir umut vardı. “Maçagua mutlaka bu karanlıkta evine gelme cesaret göstermiştir” , diye düşünmeden edemiyordu. Zaten eve bu kadar sokulup, duvarın da dibine bu yüzden gelip oturmamış mıydı?
Dikkatle bakınca komar dallarıyla örülü olan duvarda ufak bir aralık farketti ve eliyle biraz daha açılmasını sağlayarak içeriye şoyle bir bakmak istedi. Ama patshanın içi dışarıdan da karanlıktı ve uyumakta olan birilerin çıkardığı ses dışında hiçbirşey de duyulmuyordu.
Ormandan çıkıp eve gelmeye cesaret edebilmiş midir acaba? Diye düşünmeye devam ediyordu Kapıta. Bir buçuk aydır görmediği eşi ve çocuklarını özlemiş olamaz mıydı? Awa herşeye rağmen can tatlıydı, yok canım, gelemez” diye kendisiyle konuşurken, birden bire aralıktan sızan ışığı farketti. Bu da ne ola ki?diye hayretle içeri baktığında aman Allahım! Bir de ne görsun? Maçagua karşısında durmaktaydı! Yataktan çıktığı için üzerinde sadece bir atletle içerde dolaşmaktaydı
Kapıta , elindeki tüfeği sıkıca kavradı. Bu arada Acaba ne arıyor? Neyin peşinde ki?diye düşünmekteydi. Hey güzel Allahım ! Şimdi bitiririm işini! Beklemeye ne hacet! Deyip tüfeğin namlusunu aralığa dayayıverdi.
Maçagua paldır küldür mutfakta dolaşmaktaydı, bir saniye bile bir yerde duramadığı için Kapıta’nın nişan alma fırsatı olmuyordu.
Hele şöyle adam gibi bir dursun da, rahatlıkla vurayim, derken , düşmanı bu kez de elinde bir bıçak ve bir demet tütünle tam karşısında duran iskemleye gelip oturmaz mı! Tam önünde duran diğer oturağa ise yanmakta olan mumu iliştirip, yüzü Kapıta’ya dönük halde tütün demetini kıymaya başladı.
Böyle kabak gibi bir daha ne zaman karşımda bulabilirsim? Seni benimle bu şekilde buluşturan Tanrı’ya şükürler olsun! Diye içinden geçirip , tam nişan alacağı sırada Maçagua’nın karısının sesi duyuldu:
Mum!Söndür şü mumu! Üfle çabuk!
Korkma, korkmaa!Ne oldu ki? Ruya mı gördün?
Kapıta konuşmanın seyrini merak ettiği için bir süreliğine duraklamıştı.
Ne olduki diye soruyorsun. Gidip kazık gibi mum ışığının karşısına oturuverdin. Ya şuan Kapıta seni gözetliyorsa! Çabuk söndür şu mumu!
-Hiç bir şeycik olmaz, korkma, uyu sen!
-A, aaa korkacak bir şeyin yok mu yani senin?
-Hayir yok! Sakin ol ve uyumana bak!
-Yahu sendelirdin mi? Söndür şu mumu be adam! Eğer Kapıta yakınlarda olup da şu ışıktan seni farkederse vallahi acımaz öldürür!
Yani Kapıta şimdi beni gördü diye öldüreceğini mi sanıyorsun? Maçagua hayretle karısına doğru bakıyordug
Yok canım Kardeşimi vurduğun için sana teşekkür ederim! Diyecek, seni şü ışığın karşısında otururken görürse?
Şurada gördü diye beni öldüreceği falan yok. Bırak benimle didişmeyi de uyumana bak sen.
-Yani Kapıta ‘dan korkmuyorsun , öyle mi?
Bak seeen, bir de korkmuyormuş benden!diye içinden geçirdi Kapıta hayretle. Ama ” Nasıl olsa elimde, artık nereye kaçabilir? Bari şu konuşmanın sonu nereye varacak anlayıvereyim”diye ateş etmeden beklemeye başladı . Zaten Maçagua da bir yere gitmeye niyeti değildi. Oturmu eliyle sadiğı sigarasını tuttürmekteydi. Kapıta’nın kafasında ; Bu Maçagua’nın bu denli rahat olmasının nedeni ne ola ki?Nesine güveniyor bu adam? Bunca zaman geçince düşman sahibi olduğunu unuttu mu acaba” soruları dolaşıp durmaktaydı.
Kapıta”nın beni ta başından beri öldürmek için deli gibi izlediğini biliyorum-dedi Maçagua karısına
Ancak şu anda korkmuyorum. Çünkü ben düşmanımı iyi tanıyorum. Adley Kapıta yiğit adamdır. Namuslu insandır. Beni yatak kıyafetiyle karımın önünde vuracak adam değildir. Zaten bunu kendisine saygı duyan hiç kimse yapmaz , yapamaz , onurlu insan intikamını böyle almaz.
Hay Allah! Görüyor musun, uygun olmayan bir zamanda karşılaşmışız düşmanımızla… Bu gece onu vurmam mümkün değil artık.. Ne yapalım, başka zaman görüşürüz-diyen Adley Kapıta , hızla toparlandı ve nasıl sessizce geldiyse aynı şekilde hemen oradan uzaklaştı..
Patskha :Abhaz evlerinin bitişiğindeki, duvarları fındık veya komar ağacı dalları ile olan ve ortasında sürekli yanan tek odalı bir yapı, Abhaz mutfağı
Mikha Lakrba :Alamıs
Çeviri :Oktay Chkotua